Suriyeli Öğrenciler Meselesi

Son günlerde sosyal medya üzerinden Suriyeli olup ülkemizde üniversite eğitimi gören öğrencilere karşı kampanyalar düzenlenmektedir. Örneğin:

suriyeli öğrenciler meselesi

Yazıya  03/11/2014’te facebook’ta gördüm.  Bu ve benzeri şekilde dönem dönem YÖK’ün bu uygulamasına karşı sosyal medyada yazılar ve kampanyalar yer almaktadır.
Şimdi bu durumu birkaç açıdan analiz edelim.

 

  1. Türkiye’ye hangi ülkelerden yükseköğretim seviyesinde öğrenci gelir ?

Bu sorunun cevabı olarak Alman, İngiliz, Fransız, İtalyan yada Amerikalı dermişiniz acaba. Gerek bilimsel gelişmişlik gerekse dünyanın en iyi üniversitelerine sahip bu ülkelerin gençlerinin ülkemize yükseköğretim için gelmeyeceği kesindir. Bende İstanbul Üniversitesinden 2000 yılında mezun oldum. Koskoca İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde bir iki tane Avrupalı öğrenci görürdük. Diğer yabancı olarak gördüklerimizin hepsi Türk Cumhuriyetlerinden gelen öğrencilerdi. Bize Avrupalı ve Amerikalı öğrenci gelmeyeceğine göre geriye kimler kalıyor ?  Arap, Kürt, Türkmen, Azeri, Bulgar, İranlı Ortaasyalı vb. yerler kalıyor. Son yıllarda gerek komşularımızdan gerek Ortadoğu ve Ortaasya coğrafyasından ülkemize yabancı öğrenci geliyor. YÖK bunu bir politika haline getirdi. Özellikle Özel üniversitelerin sayısının hızlıca artması ve yükseköğretim kontenjanlarının fazlalaşması sonucu ülkemiz bölgesinde bu alanda tercih merkezi olma yolunda ilerlemektir.

 

  1.     Kısa, orta ve uzun vadede yabancı öğrenci okutmanın faydaları (ekonomik ve kültürel güç)

Ufak bir araştırma ile aşağıdaki ilginç sonuçlara ulaştım:


Türkiye’de yükseköğretim pazarı
Türkiye’de eğitim alan uluslararası öğrenci sayısı  43.251
Üniversitelere 2012 yılında yeni kayıt yaptıran öğrenci sayısı 12.903
Türkiye’nin 2023 yılında gelecek olan öğrencilerden beklediği ekonomik gelir 7  MİLYAR $

Dünyada yükseköğretim pazarı
UNESCO’ya göre 2020’de uluslararası öğrenci sayısının 7 milyonu aşması bekleniyor.
Avustralya , 2010’da 19.1 milyar Avustralya Doları Eğitim Hizmetleri ihracatı geliri elde etti.
Birleşik Krallık’ta 2025’te uluslararası öğrencilerin tahmini ekonomiye katkısı.16.895 milyar £
Çin’in 2012 yılı uluslararası öğrenci sayısı. 290 bin 
Japonya’nın 2012’de ev sahipliği yaptığı öğrenci sayısı. 138 bin

Görünen o ki özellikle gelişmiş ülkeler  yükseköğretim ve dil öğretiminde pastanın aslan payını almaktadırlar. Yabancı bir öğrencinin ülkemizde bir yılda ortalama 40 bin dolar harcadığı öngörülmektedir.  Bu ekonomik  faydayı sadece yükseköğretimde eğitim görme süresi (4 yıl ya da yüksek lisans olarak 2 yıl) olarak değerlendirmek son derece yanlıştır. Yurtdışında eğitim gören bu öğrenciler sonraki yıllarda bir şekilde eğitim gördükleri ülkeleri bildikleri için bir çok  ticari,  ekonomik ve sanayi faaliyetlerinde bu ülkelere öncelik verip ekonomik anlamda katkı sağlayacaklardır.
Yurtdışında eğitim gören kişi eğitim gördüğü ülkenin yemeğini, yaşam tarzını, kültürünü, müziğini, sinemasını, sanatını, adetlerini vb. bir çok şeyi öğrenip ve hatta benimseyecektir.
Yutdışında eğitim gören kişi, eğitim gördüğü ülkenin tarihini, doğasını ve turizmini öğrenip ileriki yıllarda potansiyel turizm müşterisi olacaktır.
Şimdi düşünelim bundan iyi ve bundan ucuz  tanıtım mı olur ülkemiz için.

 

  1. Siyasal anlamda yabancı öğrenci okutmak.

Yurdışı eğitimini sadece eğitim ve ekonomik faaliyet olarak görmek son derce yanlıştır. Ülke ve toplum olarak son 150 yıllık tarihimiz bunun en güzel örneklerindendir. Osmanlı’dan Türkiye’ye uzanan sorgusuz sualsiz gelişen batı hayranlığının en büyük nedenini hiç düşündünüz mü ? Kültürel ve siyasal anlamda Avrupa’da eğitim görmüş (Jön Türklerle başlayan süreç)  aydınların kültürel ve bunun uzantısı olarak siyasal anlamda batıdan etkilenmeleri (olumlu olumsuz fark etmez ve bu durumu eleştirmek için örneklendirmiyorum) ve bu etkilerin yarattığı sonuçları düşünürsek, bu olayın basit bir eğitim olayı olmadığını çok iyi anlarız. Özellikle yakın coğrafyamızdan ya da Müslüman ülkelerden gelen öğrencilerin siyasal anlamda ileride Türkiye’den ve Türkiye siyasetinden etkileneceklerdir.  Bu öğrencilerin bazıları, ileride kendi ülkelerinde siyasetçi ya da bürokrat olacaklardır.

 

  1. Yükseköğretimdeki öğrenci sayımız ve yabancı öğrenci sayısı.

Aşağıda 2014 yılında YGS-LYS ve sınavsız geçişle alınan öğrenci kontenjanı sayısıı verilmiştir (özel yetenek sınavı ile öğrenci alan üniversite bölümleri hariç).
Fakülte (4yıllıklar)               Önlisans  (2 yıllıklar)      kontenjanları.
Devlet Üniversiteleri:                337,584                                 301,635                     toplam:  639.219
Vakıf Üniversiteleri:                    74,670                                   59.603                      toplam:  134,073
K.K.T.C. Üniversiteleri:             13,701                                    3,647                          toplam.17,348
Yurtdışı Üniversiteleri:             1,945                                          50                            toplam: 1995
Ülkemizde 2014 yılında  427.900 fakülte 364,735 önlisans  (toplam: 792,635) kontenjanı vardır. Yani her yıl ülkemizde yükseköğretime yaklaşık 800,000 öğrenci alınmaktadır. Bu kontenjanın 60 bini boş kalmıştır yani tercihe den öğrenci çıkmamıştır (60 binin 27 bini devlet üniversitesi kontenjanıdır).
Yukarıda 2012 yılında yükseköğretime kayıt yaptıran öğrenci sayısının yaklaşık 13 bin olduğunu belirttik. Bu sayı varsayalım 15-20 bin olsun ve yine varsayalım devlet Suriyeli 10-15-20 bin öğrenciyi okutsun. Toplam 800.000 kişi içinde ne kadar küçük bir orana denk geliyor. Bu konuda net bir sayı bilmiyorum ama bu sayının  beş bini geçeceğini sanmıyorum. Bu sayısı öğrendiğimde bunu belirteceğim  ve buradaki bilgiyi düzelteceğim.

 

  1. Özellikle Suriyeli öğrencileri yükseköğretime kayıt ettirmenin kendi öğrencilerimizin kontenjanı üzerinde etkisi olur mu ?

Yukarıda  2014 yılında yükseköğretimde yaklaşık 800 bin kişilik bir kontenjanın açıldığını belirttik.  Bu devasa sayı içinde 10-20 bin gibi sayıların olumsuz bir etkisi ya da yükü olacağını düşünmüyorum. Suriyeli öğrencilere verilen bu hakkın kendi öğrencimizin kontenjanına olumlu ya da olumsuz her hangi bir etkisi olmayacağı kanısındayım. Bu noktada zaten Yabancı Öğrenci Sınavı ile (YÖS) zaten yurtdışından gelen ya da çifte vatandaş olan gençlerimizin YGS-LYS’ye göre nispeten daha kolay bir şekilde üniversiteye yerleşebildiklerini de unutmayalım.
Birkaç bölüm (tıp, diş hekimliği, eczacılık, hukuk, psikoloji PDR, öğretmenlikler, vb.) haricindeki diğer bölümler ve mühendislikler artık kolay bir şekilde kazanılabiliyor. Bursa, Balıkesir, Samsun, Konya, Manisa ya da Çanakkale’yi kazanmak zor değil artık. Artan özel üniversite ve kontenjanlara bağlı olarak ilk 60 bine, 100 bine ve hatta daha düşük sıralamalarda bile güzel gelişmiş illerde rahatlıkla bölüm kazanıp okuyabiliyorsunuz.
Özellikle bilip bilmeden ya da incelemeden bu şekilde haberlerin ya da kampanyaların yapılması üniversiteye hazırlanan gençlerin moralini bozmaktan başka bir işe yaramamaktadır. Bir şeyleri eleştireceksek ya da kampanya yapacaksak bence sürekli açılan ve kontenjanları sürekli artan bölümleri eleştirebiliriz. Enerjimizi hangi alanda kaç tane ve nasıl daha iyi beyin yetiştiririz bu konuya vermeliyiz.
Bugün ezilen, yerinden edilen, mülteci olan, Suriyeli olur, Iraklı olur, Halepli olur, Kobanili olur, Türkmen olur, Kürt olur, Ezidi olur, Arap olur, Filistinli olur: yarın başkası olur. Nasıl ki Osmanlı’nın son döneminde ve cumhuriyetin ilk yıllarında Boşnak, Çerkez, Arnavut,  Kırım vb. göç aldıysak, nasıl ki Batı Trakya’da ki Türkleri mübadele  ile aldıysak ve hatta Özal döneminde Bulgaristan’da ki Türkleri aldıysak, yarında almamız gereken bir çok mülteci halk çıkacaktır. Dinin milliyetin bir önemi yok. Öyle bir coğrafyadayız ki dertte bitmez savaşta. Her yanımız sorun, savaş, iç karışıklık (zaten bataklığın içindeyiz)  ve bir şekilde bu sıkıntılar gelir bizi bulur. Korkmaya ve içine çekilmeye gerek yok. Yıllardır bu ülkede kafasını kuma gömen deve kuşu gibi yaşadık. Akılcı olduktan olaylara tarihi bağların yanında birazda ekonomik baktıktan sonra her şeyin üstesinden gelebiliriz.

 Mesut Sabancı Rehber Öğretmen  24/11/2014

 

NOT: Aşağıdaki Yazılardan Alıntı Yapılmıştır:

 www.dunya.com 'dan Kezban Karaboğa’nın yazısının bir bölümü.

www.egitimajansi.com 'dan Abbas Güçlü’nün yazısı.

 

YAZININ TAMAMINI PDF FORMATINDA İNDİR...

 

Genç Tercih © 2012. Tüm Hakları Saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.

Sitemiz kullanıcılara güncel bilgileri basit ve pratik bir şekilde ve hiç bir koşul getirmeden ve ücret talep etmeden sunmak için hizmet vermektedir. Bu sitede (www.genctercih.com) verilen tüm bilgiler, dokümanlar ve haberlerin azda olsa eksik, yanlış, öznel ve / veya güncel olmama ihtimalleri vardır. Siteyi kullanan herkesin bu durumların farkında olması ve nihai kararlarını verip işlemlerini yaparken bu durumu göz önünde bulundurmaları önemle rica olunur. Kullanıcı ve adayların nihai kararlarında ve işlemlerinde YÖK, ÖSYM, MEB vb. resmi kurumların kaynaklarından ilk elden faydalanmaları ve bilgileri kontrol etmeleri tavsiye olunur. Site doğabilecek yanlış anlamalardan ve yanlışlıklardan dolayı sorumluluk kabul etmez. Site tüm kullanıcıların bu uyarıları okumuş olduklarını kabul eder.

MEVLANA ÇAKIRAL, televizyon kıskacında çocuk